ABD seçimlerinde Donald Trump, başkanlık koltuğunun sahibi oldu. Ancak onun belirsizliği, Washington’ın en yakın müttefikleri, özellikle de NATO ittifakının diğer üyeleri için büyük bir zorluk oluşturuyor. Trump, Beyaz Saray’a dönerse Rusya’nın Ukrayna’daki savaşını sona erdireceğini ifade etti. Ancak aceleyle yapılan herhangi bir anlaşma, Kiev’i çok daha kötü bir duruma sokabilir ve Avrupa güvenliğini daha büyük tehlikelere sokabilir. Trump’ın başkanlığının hemen ele alacağı önemli konulardan biri de, İran ve İsrail arasında tırmanan çatışma olacak. ABD’deki 60. başkanlık seçimlerinin galibi Donald Trump oldu. Gözler Beyaz Saray’ın yeni sahibine çevrilirken, Trump’ın dış politikada takip edeceği yol merak konusu haline geldi. Dünyanın dört bir yanındaki başkentler, ikinci bir Trump döneminin kendi ulusal çıkarları ve en acil küresel güvenlik tehditleri açısından ne anlama geleceğini tartışıyor. Seçilmiş başkan Trump, ABD’nin onlarca yıldır Avrupa’yı koruyan güvenlik kalkanını nasıl finanse ettiğine ilişkin hayal kırıklığını gizlemedi. Başkan olarak ilk döneminde Trump, ABD’yi NATO ittifakından çekmekle tehdit etti – bu neredeyse kesin olarak ittifakın ölüm çanını çalacak bir adımdı. Küresel krizler açısından Trump’ın zaferi en çok Ukrayna ve İran’da hissedilecektir. Seçim öncesinde Trump, Ukrayna savaşını hızla sona erdireceğini defalarca iddia etti ancak barışın nasıl sağlanacağı konusunda açıklama yapmadı. Amerikan silahlarının akışı durdurulursa, Ukrayna birlikleri -kendi yaratıcılıklarına ve diğer müttefiklerin desteğine rağmen- saldırılara direnmek için gerekli ateş gücünden yoksun kalacaktır. ABD’nin Ukrayna’ya desteğinin Trump yönetimi altında nasıl değişeceği belirsiz. Trump’ın başkanlığının hemen ele alacağı önemli konulardan biri de, İran ve İsrail arasında tırmanan çatışma olacak. Trump, göreve geldiği ilk dönemde Tahran’la çatışmaya girmişti. Daha önceki çekinceleri bu sefer doğrudan çatışmaya dönüşebilir. Rusya’nın Ukrayna’daki savaşına yaklaşımının aksine Trump, İsrail’in Tahran’a karşı yürüttüğü çatışmaya çok daha fazla ABD askeri desteği sağlayabilir. Hatta belki de ABD güçleri İran’a yönelik saldırılara doğrudan müdahil olabilir. Trump, Tahran’a ve nükleer hedeflerine karşı Joe Biden yönetiminden bile daha sert bir tavır sergiliyor. İran’la yapılan nükleer anlaşmanın bozulma kararı, başkanlık dönemindeki en önemli dış politika eylemlerinden biriydi. Ayrıca İran’ın son aylarda Trump’ın seçim kampanyasına saldırdığı iddia ediliyor. Bu saldırının Trump’ın ikinci döneminde İran ile gerginliği artıracağı açıkça görülmektedir.